Beden imajı, görünüşümüzle ilgili düşüncelerimiz, duygularımız ve tutumlarımız da dahil olmak üzere kendimizi fiziksel olarak görme biçimimizdir. Beden imajının fiziksel görünümle aynı şey olmadığını belirtmek önemlidir. Beden imajı özneldir ve kültürümüz, kişisel deneyimlerimiz ve medya da dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden etkilenebilir. Ergenlik, hem fiziksel hem de duygusal olarak büyük bir değişim ve gelişim dönemidir. Aynı zamanda gençlerin dış görünüşlerinin ve dünyadaki yerlerinin giderek daha fazla farkına vardıkları bir dönemdir. Güzellik algısı, ergenlerin benlik saygısı, beden imajı ve ruh sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Ne yazık ki, birçok ergen hala gerçekçi olmayan ve ulaşılamaz güzellik standartlarına uyma konusunda baskı hissetmektedir. Bu standartlar genellikle medya, reklam ve sosyal medya tarafından sürdürülmektedir. Bu standartları karşılamadığını düşünen ergenler yetersizlik, güvensizlik ve utanç duyguları yaşayabilir. Son yıllarda, çeşitliliği ve bireyselliği kutlayan daha kapsayıcı bir güzellik tanımını teşvik etmek için büyüyen bir hareketin varlığı, ergenlik çağındaki bireyler ve tabii ki hepimiz için önemli bir gelişme.
Flört şiddeti, romantik bir ilişkide meydana gelen her türlü istismardır. Fiziksel, duygusal, cinsel veya finansal olabilir. Flört şiddeti yaş, cinsiyet veya cinsel yönelimden bağımsız olarak herkesin başına gelebilir. Flört şiddetinin mağdurlar üzerinde hem kısa hem de uzun vadede yıkıcı bir etkisi olabilir, sağlıklı ilişkiler kurmakta zorluk yaşayabilirsiniz. İnsanların istismar içeren ilişkilere girmesinin birçok nedeni vardır. Bazı kişiler istismarcı ailelerde büyümüş ve istismarın normal olduğunu öğrenmiş olabilir. Diğerlerinin özgüvenleri düşük olabilir ve kendilerine daha iyi davranılmasını hak etmediklerini düşünebilirler. Bazıları ise arkadaşlarından ve ailelerinden izole edilmiş olabilir ve yardım isteyecek kimsesi olmadığını düşünebilir. Flört şiddetinin belirtileri: Partneriniz kontrolcü veya fazla sahiplenicidir. Sizi arkadaşlarınızdan ve ailenizden izole etmeye çalışır. Sizi tehdit eder veya kendinizi güvensiz hissetmenize neden olur. Sizi aşağılar veya sürekli eleştirir. Sizi yapmak istemediğiniz cinsel şeyleri yapmaya zorlar. Bu belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, yardım almanız önemlidir. Flört şiddeti asla sizin suçunuz değil. Size saygıyla davranılmasını hak ettiğinizi unutmamalısınız. İstismara uğradığınızda yardım istemenin zor olabileceğini biliyorum. Ancak yalnız olmadığınızı bilmenizi isterim. Sizi önemseyen ve yardım etmek isteyen insanlar var.
Motivasyon eksikliği başa çıkılması zor bir şey olabilir, kendimizi başarısız biri gibi hissetmemize neden olabilir ve bir çıkış yolu görmekte zorlanıyor olabiliriz. Motivasyonunuzu kaybettiğinizi hissettiğinizde yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri kendinize karşı nazik ve şefkatli olmaktır. Yapmak istediğiniz her şeyi yapamadığınız için kendinizi hırpalamayın. Bunun yerine, motivasyon eksikliğinize neyin neden olduğunu ve bunu gidermek için neler yapabileceğinizi anlamaya çalışın. En önemli şeylerden biri "nedenimizi" belirlemektir. Yaptığımız şeyi neden yapıyoruz? Hedeflerimiz nelerdir? Neyi başarmayı umuyoruz? Nedenimizi net bir şekilde anladığımızda, devam etmek için motivasyon bulmak daha kolay olacaktır. Bir sonraki adım hedeflerimizi daha küçük, daha yönetilebilir adımlara bölmektir. Büyük bir hedefimiz olduğunda, bu göz korkutucu ve bunaltıcı olabilir. Ancak bunu daha küçük adımlara böldüğümüzde, çok daha ulaşılabilir görünür. Ve son olarak, başarılarımızı kutlamalıyız; bir hedefe ulaştığımızda, ne kadar küçük olursa olsun, kutlamak için zaman ayırmak önemli.
Hepimiz hayatımızda birçok farklı rol oynarız: çocuk, ebeveyn, kardeş, arkadaş, ortak, çalışan, öğrenci ve daha fazlası. Her rolün kendine özgü beklentileri ve sorumlulukları vardır. Rol çatışması, iki veya daha fazla rolünüz uyumsuz veya çelişkili olduğunda ortaya çıkar. Örneğin, çalışan bir ebeveyn iş ve aile yükümlülükleri arasında çelişki hissedebilir. Bir öğrenci akademik ve sosyal sorumlulukları arasında çelişki hissedebilir. Ya da bir kişi dini ve kültürel değerleri arasında çatışma yaşayabilir. Rol çatışması, hem psikoloji hem de sosyolojide kökleri olan karmaşık bir olgudur. Psikolojik bir perspektiften bakıldığında rol çatışması, bir kişinin uyumsuz veya çelişkili beklentilerle karşı karşıya kaldığında ortaya çıkan bir stres türü olarak görülebilir. Bu stres kaygı, depresyon ve ilişki sorunları gibi çeşitli olumsuz sonuçlara yol açabilir. Örneğin; bir yönetici, bir çalışanını işten çıkarmak ya da zor durumdaki bir çalışanını işte tutmak zorunda kaldığında rol çatışması yaşayabilir. Rekabet eden talepler: İki veya daha fazla rolün talepleri çatıştığında, tüm beklentileri karşılamak zor olabilir. Örneğin, çalışan bir ebeveyn, bir projeyi bitirmek için işe geç kalmak veya çocuğunu kreşten almak arasında seçim yapmak zorunda kalabilir. Belirsiz rol beklentileri: Bir rolün beklentileri belirsiz olduğunda, bu durum stres ve endişeye yol açabilir. Kaynak eksikliği: Bir kişi bir rolün taleplerini karşılamak için ihtiyaç duyduğu kaynaklara sahip olmadığında, bu durum rol çatışmasına yol açabilir.
Rollerinizi ve her biriyle ilişkili beklentileri tanımlayın. Bu, çatışmanın kaynağını anlamanıza yardımcı olacaktır. Rollerinizi ve sorumluluklarınızı önceliklendirin. Hangi rollerin sizin için en önemli olduğuna karar verin ve önce bunlara odaklanın. Sınırlar belirleyin. Hayatınızdaki insanlara beklentilerinizin neler olduğunu ve her bir rol için ne zaman müsait olduğunuzu bildirin. Esnek olun. Rollerinizi etkili bir şekilde yönetmek için uzlaşmaya ve müzakere etmeye istekli olmak önemlidir. Gerçekçi beklentiler belirleyin. Her bir rolde neleri başarabileceğiniz konusunda gerçekçi olmanız önemlidir. Her şeyde mükemmel olmaya çalışmayın.
Olumsuz duygular hayatımızda bir şeylerin yanlış gittiğinin işareti olabilir. Bize bir değişiklik yapmamız gerektiğini ya da yardım almamız gerektiğini söylüyor olabilirler. Olumsuz duygularımıza dikkat ederek ve onlara neyin sebep olduğunu anlayarak, onları daha etkili bir şekilde yönetmeyi öğrenebiliriz. Duygularınızı kabul edin. Üzgün, kızgın veya korkmuş hissetmeniz normaldir. Duygularınızı bastırmaya çalışmayın veya mutlu olmadığınız halde mutluymuş gibi davranmayın. Ne hissediyorsanız onu hissetmenize izin verin ve bunun için kendinizi yargılamayın. Duygularınızın kaynağını belirleyin. Olumsuz duygularınıza neyin neden olduğunu öğrendikten sonra, sorunu ele almaya başlayabilirsiniz. Duygularınızı ifade etmenin sağlıklı yollarını bulun. Bir arkadaşınızla konuşmak, günlük tutmak veya egzersiz yapmak gibi duygularınızı ifade etmenin birçok sağlıklı yolu var "Olumsuz duygular dalgalar gibidir. Gelir ve giderler. Sizi boğmalarına izin vermeyin. Onlarla sörf yapmayı öğrenin.”
İşte yaratıcı düşünme tekniklerini kullanan birkaç roman, roman karakteri ve olay:
"Alice'in Harikalar Diyarında Maceraları" romanında Alice bir tavşan deliğinden aşağı düşer ve her şeyin alışık olduğundan farklı olduğu garip ve harika bir dünyaya girer. Alice'in yaratıcı düşünme becerileri, bu tuhaf dünyada gezinmesine ve eve dönüş yolunu bulmasına yardımcı olur. "Harry Potter" roman serisinde, Harry ve arkadaşları sorunları çözmek ve kötü Lord Voldemort'u yenmek için yaratıcı düşünme becerilerini kullanırlar. Örneğin, ilk kitapta Harry ve arkadaşları Büyücü Taşı'nı korumak için üç başlı dev bir köpek kullanırlar. "Açlık Oyunları" romanında Katniss Everdeen, Açlık Oyunları'nda hayatta kalmak ve Capitol'ü yenmek için yaratıcı düşünme becerilerini kullanır. Örneğin Katniss, Açlık Oyunları'nda yarışmacıları takip etmek için kullanılan bir izleme cihazını vurmak için okçuluk becerilerini kullanır. Geliş (Arrival, 2016): Dilbilimci Louise Banks (Amy Adams), Dünya'ya gelen uzaylılarla iletişim kurmakla görevlendirilir. Yaratıcı düşünme becerilerini kullanarak uzaylılarla iletişim kurmanın yeni bir yolunu geliştirir ve bu sayede onların dilini ve kültürünü öğrenir. Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind, 2004): Joel Barish (Jim Carrey), eski kız arkadaşı Clementine Kruczynski (Kate Winslet) ile ilgili anılarını silmek için bir prosedürden geçer. Ancak işlem gerçekleşirken Joel, Clementine'i unutmak istemediğini fark eder. Yaratıcı düşünme becerilerini kullanarak onunla ilgili anılarını kurtarmaya çalışır. Pan'ın Labirenti (2006): İspanya İç Savaşı sırasında İspanya'da yaşayan genç bir kız olan Ofelia (Ivana Baquero), annesinin hayatını kurtarmak için bir dizi görevi tamamlaması gereken bir fantezi dünyasına kaçar. Ofelia'nın yaratıcı düşünme becerileri, bu tehlikeli dünyada hayatta kalmasına ve kendisine verilen görevleri tamamlamasına yardımcı olur. Başlangıç (Inception, 2010): Dom Cobb (Leonardo DiCaprio), insanların rüyalarına girerek bilgi çalma konusunda uzmanlaşmış bir hırsızdır. Son bir işi tamamlayabilirse suç geçmişinin silinmesi için bir şans verilir: bir iş adamının zihnine bir fikir yerleştirmek. Cobb ve ekibi yaratıcı düşünme becerilerini kullanarak, iş adamının rüya olduğunu anlayamayacağı kadar gerçekçi bir rüya dünyası yaratırlar. Ruhların Kaçışı (2001): Chihiro Ogino (Rumi Hiiragi) ve ailesi, insanların domuza dönüştürüldüğü büyülü bir dünyada kapana kısılır. Chihiro, ailesini kurtarmak ve insanların dünyasına dönmek için bir yol bulmalıdır. Chihiro'nun yaratıcı düşünme becerileri, bu büyülü dünyada karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmesine yardımcı olur. Romanlar
Mary Shelley'den Frankenstein (1818): Victor Frankenstein, farklı insanlardan aldığı vücut parçalarını bir araya getirerek bir canavar yaratan bir bilim insanıdır. Frankenstein'ın canavarı korkunç bir yaratıktır, ama aynı zamanda trajik bir figürdür. Frankenstein'ın yaratıcı düşünme becerileri onu canavarı yaratmaya götürür, ancak aynı zamanda kendi yıkımına da yol açar. J.R.R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi üçlemesi (1954-55): Frodo Baggins ve arkadaşları, Karanlık Lord Sauron tarafından yaratılan şeytani bir eser olan Tek Yüzük'ü yok etmek için bir yolculuğa çıkarlar. Frodo ve arkadaşları yolculuklarında karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek ve Sauron'u yenmek için yaratıcı düşünme becerilerini kullanmak zorundadırlar. Douglas Adams'ın Otostopçunun Galaksi Rehberi üçlemesi (1979-1984): Arthur Dent ve Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin uzaylı araştırmacısı olduğu ortaya çıkan arkadaşı Ford Prefect, Dünya'nın tatsız ve bürokratik bir uzaylı ırkı olan Vogonlar tarafından yok edilmesinin ardından galaksi boyunca bir yolculuğa çıkarlar. Arthur ve Ford, bu garip ve tehlikeli yeni dünyada hayatta kalmak için yaratıcı düşünme becerilerini kullanmak zorundadır. Suzanne Collins'in Açlık Oyunları üçlemesi (2008-2010): Katniss Everdeen, gençlerin ölümüne savaşmaya zorlandığı televizyonda yayınlanan bir etkinlik olan Açlık Oyunları'nda küçük kız kardeşinin yerini almak için gönüllü olur. Katniss, Açlık Oyunları'nda hayatta kalmak ve oyunların sponsoru olan Capitol hükümetini yenmek için yaratıcı düşünme becerilerini kullanmak zorundadır. Stieg Larsson'dan Ejderha Dövmeli Kız üçlemesi (2005-2007): Gözden düşmüş bir gazeteci olan Mikael Blomkvist ve sorunlu bir geçmişe sahip genç bir hacker olan Lisbeth Salander, 40 yıl önce kaybolan genç bir kadının kayboluşunu araştırmak için işe alınır. Blomkvist ve Salander, olayı çözmek ve olaya karışan güçlü kişilerin sırlarını ortaya çıkarmak için yaratıcı düşünme becerilerini kullanmak zorundadır. Yaratıcı düşünme yeni ve yenilikçi dünyalar yaratmak için kullanılabilir. Örneğin, Ursula K. Le Guin'in Karanlığın Sol Eli adlı romanında Le Guin, sakinlerinin cinsiyetsiz olduğu bir gezegen yaratır. Bu, cinsiyet ve kimlik gibi temaları yeni ve benzersiz bir şekilde keşfetmesini sağlar. Yaratıcı düşünce statükoya meydan okumak için kullanılabilir. Örneğin, Bong Joon-ho'nun Parasite filminde Bong, zengin bir aile tarafından işe alınmayı planlayan fakir bir ailenin hikayesini anlatarak Güney Kore toplumunun statükosuna meydan okuyor. Yaratıcı düşünce, yeni ve benzersiz hikaye anlatma yolları yaratmak için kullanılabilir. Örneğin, Gabriel García Márquez'in Yüzyıllık Yalnızlık romanında Márquez, Buendía ailesinin hikayesini anlatmak için büyülü gerçekçiliği kullanır. Bu, hem gerçekçi hem de fantastik bir hikaye yaratmasını sağlar. Yaratıcı düşünme tüm sanatçılar için gerekli bir beceridir, ancak ana akımın dışında çalışan sanatçılar için özellikle önemlidir. Bu sanatçılar sanatın sınırlarını zorlayan, yeni ve alışılmadık fikirleri keşfeden kişilerdir. Onların çalışmaları statükoya meydan okumak ve dünya anlayışımızı genişletmek için çok önemlidir.